Çeviri sektörüne ilk girdiğimde mümkün olduğu kadar farklı metinler üzerinde tecrübe kazanmaya ve her iki yönde de (hem İngilizceden Türkçeye hem de Türkçeden İngilizceye) çeviri yapmaya çalışıyordum. Fakat, özellikle çeviri sektöründe “Her işi yaparım abi” modundan çıkmam gerektiğini fark etmem zor olmadı.
Öncelikle uzmanlık alanım olan teknik/mühendislik gibi konularda daha fazla çeviri yapmaya çalıştım. Ardından dava metinleri, medikal/eczacılık metinleri gibi alanlarda çeviri yapmamam gerektiğini anladım. Çünkü bunlar için belli bir altyapı gerekiyordu. Daha sonra Türkçeden İngilizceye yaptığım çevirilerde bazı müşterilerin “native” seviyesinde bir çeviri beklemesinden dolayı olumsuz geri bildirimler alınca, Türkçeden İngilizceye çeviri yapmamaya karar verdim.
Bunun sebepleri gayet açık aslında. Sonuçta iki dil arasında çeviri yapacak kişinin ana dilinin hedef dil olması gerekiyor. Aksi halde mecaz ifadeler doğru çevrilemeyebiliyor, o dile has kullanım şekilleri yok sayılabiliyor, kelime hazinesi zayıf olduğu için “fakir” bir üslup kullanılıyor.
Gelin görün ki, pratikte böyle bir prensibi devam ettirmenin çok da uygulanabilir olmadığını fark etmem zor olmadı. Yani müşterilerim ben tekrar tekrar hayır dememe rağmen Türkçeden İngilizceye çeviri yapmamı istediler. Bunun altında yatan sebepler olarak müşterinin bütçesinin kısıtlı olması ve anadili İngilizce olan bir kişiye ödeme yapacak kadar bütçesinin olmaması, işin çok büyük olması ve çok hızlı bir şekilde bitirilmesi gerektiğinden işin ancak anadili Türkçe olanlarla yapılabilmesi sıralanabilir.
Türkçeden İngilizceye çeviri projelerinde gerek çevirmen gerek editör olarak hem kendi çevirilerimi hem de diğer çevirmenlerin çevirilerini gözlemlediğimde bazı sık düşülen hataların olduğunu fark ettim. Elbette daha fazla madde vardır, fakat ben bunları kendi gözlemlediğim kadarıyla belli başlıklar altında sıraladım:
Noktalama işaretleri
Bazı temel noktalama işaretlerinin kullanımı aynı olmakla birlikte, farklı kullanımlara veya farklı işlevlere dikkat çekmek gerekiyor. Öncelikle, Türkçede “ve”, “veya” ifadesinden önce virgül kullanılmadığını, fakat İngilizcede kullanıldığını bilmek gerekiyor. Yine ondalık ve binlik ayıracının Türkçede ve İngilizcede farklı olduğunu çoğu çevirmen bilmiyor. Geneldeki uygulama, aynen bırakılması, fakat İngilizcedeki ondalık ayıracı nokta (.) iken Türkçede virgül (,) ve İngilizcedeki binlik ayıracı virgül (,) iken Türkçede noktadır (.).
Neredeyse tüm İngilizce bilenler bilir, fakat yine de İngilizceye çevirilerde büyük İ kullanımından kaçabilmek zor olabiliyor. Bu yüzden Türkçeden İngilizceye çeviri yaparken özel isimler dışında büyük İ harfini kullanmadığımızı kontrol etmekte fayda var.
Kelime hazinesinin zayıflığı
Anadili İngilizce olmayan kişinin kelime hazinesi büyük olasılıkla zayıf olacağından, belli ifadelerde hep aynı kelimeleri kullanmaktan kendini alıkoyması zor olabiliyor. Örneğin anadili Türkçe olan bir kişinin yazdığı bir metinde sık sık “situation”, “suitable” ve “appropriate” ifadelerini görebilirsiniz, fakat İngilizcede bu kelimeler yerine çok daha farklı ifadeler kullanılabilir. Muhtemelen anadili İngilizce olan biri bu kadar çok “suitable” ifadesi geçen bir metin gördüğünde anlam veremeyecektir.
Burada düşülen başka bir hata da, eşanlamlı kelimeler sözlüğünü açıp “seç beğen al” misali herhangi bir kelimenin seçilebileceği yanılgısıdır. Fakat, her kelimenin kullanılabileceği bir bağlam vardır. Bu da ancak ya anadili İngilizce olan kişiler veya uzun yıllar İngilizceye sürekli maruz kalan kişiler tarafından bilinebilir.
“British English” veya “American English”?
Bu sorunun cevabını çoğu zaman müşteri bile bilmez. Fakat yine de imkân varsa sormak gerekiyor. Sorma imkânımız yoksa, bir varsayımda bulunmamız gerekiyorsa “British English”i seçebiliriz. En azından sonradan gelecek olumsuz geri bildirimlerde bir cevabımız olur.
Bu sorunda maalesef çevirmen aynı metinde hem British English hem de American English kullanımlarına yer verebiliyor. Örneğin, yukarıda “color” ifadesini kullanırken aşağıda “behaviour” diyebiliyor. Ya da bir yerde “canceled” derken diğer yerde “cancelled” diyebiliyor. Bu tür tutarsızlıklara yol açmamak için internette araştırma yapılarak müşterinin istediği varyant veya tek bir varyant seçilebilir.
Ah şu çoğul ekleri
Çoğul eklerinin bu kadar çok başımızı ağrıtacağını düşünmezdik değil mi? Fakat gelin görün ki, çoğul eklerinin Türkçede ve İngilizcede kullanımları epey farklı. Kısaca farklardan bahsetmek gerekirse, Türkçede sayıların ardından isim çoğul eki almaz. Örneğin “üç kitap” deriz “üç kitaplar” yerine, fakat İngilizcede “three books” denir. Yine sıralı çoğul eklerinde Türkçede ilginç bir uygulama var. Hepsi de çoğul olan ifadeler sıralandığında genelde son ifadeye çoğul eki eklenir. Örneğin “görev ve sorumluluklarımız” deriz Türkçede. Fakat İngilizcede “our roles and responsibilities” denir. Bu farklılık Türkçeden İngilizceye çeviride bazı çoğul eklerinin gözden kaçmasına sebep olabilir.
Belirlilik sözcüğü “the” da nereden çıktı?
Ana dili Türkçe olanların belki de en çok yaptığı hata belirlilik sözcüğünün gerektiği ve yeteri kadar kullanılmaması. Çok da haksız sayılmayız. Çünkü Türkçede böyle bir kullanım yok. Şu konuda emin olabilirsiniz Türkçeden İngilizceye çeviri yapmışsanız, kullanmanız gerektiğinden daha az “the” sözcüğü kullanmışsınızdır. Bu konuda pratik yapmak için internette biraz bilgi tazelemekte fayda var.
Deyimlerin çevirisi
En büyük hatalardan birisi de deyimleri birebir İngilizceye çevirme cesaretidir. Deyimleri birebir çevirmek yerine İngilizcedeki anlamı veren ve deyim olmayan bir ifade kullanılabilir. Bu konulardaki facia çevirileri incelemek için kafanızdan bir şirket adı sallayın ve o şirketin İngilizce Hakkımızda sayfasına bir bakın. Sanırım dediğimi anlayacaksınız.
Bu yazıda ana hatlarıyla Türkçeden İngilizceye çeviride yapılan hatalardan bahsettim, fakat elbette liste daha uzun. Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
İngilizce-Türkçe Teknik Çevirmen. 2006 yılından beri tam zamanlı olarak çeviri hizmeti sunuyor.