İngilizce günümüz dünyasının lingua franca’sı yani ortak dilidir. İngilizce öğreniminden söz ettiğimizde de sadece bir ada ülkesi olan Birleşik Krallık’ın veya İngiltere’nin dilinden değil dünyanın ortak dilinin öğreniminden söz ediyoruz, sizi milyarlarca insanla aynı ortak paydada buluşturabilecek bir dilden… Bunun yaratabileceği fırsatları hesap etmeyi sizin hayal gücünüze bırakıyor ve size bu dili öğrenim sürecinde faydalı olabileceğini düşündüğüm bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Motivasyon
Dil öğreniminde en önemli etken motivasyondur. Yani dil öğrenmek için iyi bir sebebiniz olmalı. İyi bir sebebiniz varsa artık sınavı veya sınıfı geçmek için çalışmazsınız, gerçekten öğrenmek için çalışırsınız. Bununla beraber söz konusu dil İngilizce ise ve siz de öğrenci iseniz emin olun iyi bir sebep bulmakta hiç zorlanmayacaksınız.
Kontrolü ele alın
Kendi öğrenme sürecinizi kendiniz yönetmelisiniz. Özellikle okulda, lisede, üniversitede İngilizce eğitimi görüyorsanız ve “yıllardır aynı şeyleri görüyoruz bi’ arpa boyu yol alamadım” diyorsanız ilk yapmanız gereken şey öğreniminizi kendi kontrolünüze almaktır. Unutmayın öğrenmek sizde, sizin beyninizin kıvrımları arasında gerçekleşen bir süreçtir. Bunu yapmak için öncelikle nasıl bir “challenge” ile karşı karşıya olduğunuzu bilmeli, mücadele edeceğiniz sahayı tanımalısınız. Söz konusu İngilizce olduğunda bu 15 ile 20 arasında temel dilbilgisel konu başlığı bunun yanı sıra ortalama 10 bin civarında sözcük demektir. Milyonlarca insanla ortak paydada buluşmak için çok da büyük bir “challenge” sayılmaz bu. Bunun için artık o dilbilgisi kitabının kapağını usulca açın (veya e-kitabınızı veya bir online İngilizce öğrenim sitesini) ve içindekiler bölümüne bakın. Bu sizin ilk etaptaki yol haritanızdır. O içindekiler bölümüne bakarak neleri bildiğinizi ve neleri bilmediğinizi kontrol edebilirsiniz. Öğrenmenin ilk adımı neyi bildiğini ve neyi bilmediğini bilmektir. Bu yol haritası eşliğinde tek bir kaynağa bağlı kalmadan, basılı, elektronik veya görsel çeşitli kaynaklardan yararlanarak kendi programınızı oluşturabilirsiniz. Unutmayın artık kontrol sizde, öğrenip öğrenmediğiniz sizden başka kimsenin umrunda değil!
Süreklilik
Dil öğreniminde en önemli şeylerden birisi sürekliliktir. Okulda haftada birkaç saat ile sınırlandırılan öğrenim süreleriyle dil öğrenilemez. Dil öğrenimi özellikle başlangıç düzeyinde birkaç ay yoğun bir çalışma gerektirir. Gerçekten motive olduğunuzda, dil öğrenmeyi kendiniz için gerçek bir amaç edindiğinizde ve her fırsatta öğrendiklerinizi pekiştirmeye veya yeni şeyler öğrenmeye odaklandığınızda yani öğrenmeye çalıştığınız şey sizin hayatınızın bir parçası olduğunda ancak gerçekten öğreniyorsunuz demektir. O zaman okulda gördüğünüz dersleri de kendiniz için daha anlamlı hale getirebilirsiniz. Artık siz başka bir işle ilgilenirken bile aslında “doğal bir dil öğrenme makinesi” olan zihniniz arka planda sürekli öğrendikleri ile meşgul olur, öğrendiklerini tekrar eder. Öğrendikleriniz rüyanıza bile girer. Eğer girmiyorsa doğru yolda değilsiniz demektir!
Kendinize güvenin, gözünüzde büyütmeyin
İnsan bir şeyi gözünde büyüttüğünde onu ulaşılamaz, elde edilemez sanır. O şeye karşı olumsuz tutumlar içine girer. İngilizce öğrenimi de bizim toplumumuzda izlenen yanlış yöntemler ve elde edilen başarısız sonuçlar sebebiyle “gözde büyütülen” bir konudur. Halbuki İngilizce öğrenmesi en kolay dillerden biridir. Bir örnek vermek gerekirse, genellikle bir dilin en geniş kapsamlı konusu zamanlar (Tenses) konusudur. Örneğin, Türkçede ve Fransızcada her bir şahıs yani birinci tekil (ben), ikinci tekil (sen), üçüncü tekil (O), birinci çoğul (biz), ikinci çoğul (siz) üçüncü çoğul (onlar) için fiili ayrı ayrı çekimlemek ve her bir zamanda da bazen çok büyük farklılıklar gösterebilen bu çekimleri öğrenmek gerekirken, İngilizcede genellikle fiil tüm şahıslar için her bir zamanda en fazla iki farklı şekilde çekimlenir ve bir zamanın mantığını kavradığınızda diğerleri de çorap söküğü gibi gelir. İngilizcenin en geniş kapsamlı konusu olan Tense’ler konusu bile görüldüğü üzere diğer dillere göre son derece kolaydır.
Dil hayatınızın bir parçası olsun
Bir dili biliyorum demek için yukarıda da söz ettiğim gibi 15-20 civarındaki dilbilgisi konusuna hâkim olmak gerekir. Ancak tek başına dil bilgisini öğrenmek dil öğrenmek için elbette yeterli değildir. Bir dil, konuşmak, dinlemek, okumak ve yazmak için öğrenilir. Bir dili öğrenmenin en iyi yolu da dilbilgisi öğreniminin yanı sıra bu dört dil becerisini sürekli kullanmaktır. Telaffuzumuzu geliştirmek için dinlemeli, kelime dağarcığımızı genişletmek için okumalı, öğrendiklerimizi kalıcı hale getirmek için de konuşmalı ve yazmalıyız. Burada önemli olan şudur: Dili hayatınızın doğal bir parçası kılmak. Nasıl yapacağınız size kalmış. İnternetin bu kadar hayatımızın içinde olduğu bir zamanda bununla ilgili öğüt vermeyi gereksiz buluyorum. İster kurgu türünde veya ilgi duyduğunuz bir alanda kitaplar okuyun, ister film izleyin (Türkçe altyazılı değil! İngilizce altyazılı veya hem Türkçe hem İngilizce çift altyazılı!), ister şarkı dinleyin ister okuduğunuz bölümle ilgili kitapları okumaya çalışın, ister İngilizce haber sitelerini takip edin, ister video izleyin. Önemli olan dili aktif bir şekilde sürekli kullanmak ve bir dil öğrenme makinesi olan zihninize sürekli öğrenme malzemesi sağlamaktır.
Kelime öğrenimi
Kelime öğrenimi için farklı aşamalarda veya eşzamanlı olarak farklı yöntemler kullanabilirsiniz. Başlangıç düzeyinde somut kavramlara ilişkin sözcükler ezber yöntemiyle öğrenilebilir. Ancak ilerleyen aşamalarda bu daha az etkili bir yöntem olacaktır. Her halükârda kelime dağarcığını geliştirmenin her zaman en geçerli yöntemi bol bol okumak ve en sık karşılaştığınız kelimeleri sözlükten bakarak not etmektir. Bunun için çeşitli mobil uygulamalardan yararlanılabilir. İngilizce kelime becerilerini geliştirmek için bağlam içinde kelime öğrenmeye yönelik kelime testli okuma parçası formatında hazırlanmış kaynaklardan yararlanılabilir. Ayrıca “phrasal verbs” (takım fiiller), “derivation”( kelime türetme) ve “collocations” (beraber kullanılan kelime öbekleri) konularında alıştırmalar içeren basılı veya elektronik kaynaklardan yararlanılabilir.
Dağarcığımızda yer alan sözcüklerin hepsini aynı yetkinlikle kullanamayız. Bazı kelimeleri kendi konuşma ve yazımızda kullanırız. Bunlara aktif kelime dağarcığı denir. Bazılarını ise kendimiz pek kullanmaz sadece okuduğumuzda veya duyduğumuzda tanırız. Bunlara ise pasif kelimeler denir. Pasif kelime dağarcığımızdaki sözcükleri aktif kelime dağarcığımıza katmak için öğrendiğimiz kelimeleri sık sık tekrar etmek ve konuşup yazarken kullanmak ve bol bol okuyarak o kelimelerin farklı bağlamlarda kullanım biçimini görmek büyük önem taşır. Çünkü bir kelimeyi kullandığımız ölçüde kendimize mal etmiş oluruz. Okudukça ve bir kelimeyle farklı farklı bağlamlarda karşılaştıkça o kelimenin farklı bağlamlardaki kullanım biçimi de bizim zihnimizde iyice yer eder ve kendimiz o kelimeyi daha kolay kullanabilecek bir yetkinliğe ulaşırız.
Konuşma
Anlıyorum ama konuşamıyorum İngilizce öğrencilerinden duyduğumuz en yaygın serzeniş olsa gerek. Konuşma becerisini geliştirmenin tek bir yolu var: Konuşmak. Ancak hata yapma ve alay edilme korkusu bunun önündeki en büyük engel. Şöyle düşünmeli: Bu dil bu dünyadaki az sayıdaki insan dışında bu dili konuşan milyonlarca hatta milyarlarca insanın ana dili değil. Hiç kimse, ana dili İngilizce olanlar bile bu dili hatasız konuşamazken, İngilizceyi ya hatasız konuşurum ya hiç konuşmam demek sonuçta sadece konuşamamakla sonuçlanıyor. Çünkü hatasız konuşmak mümkün değil. Hata yapmaktan korkmayın.
Yabancı Dil Sınavları
Eğitim hayatınızın çeşitli aşamalarında YDS gibi resmi geçerliği olan yabancı dil sınavlarına girmek durumunda kalabilirsiniz. Ülkemizde yapılan çoktan seçmeli biçimindeki bu tür sınavlar dinleme, konuşma ve yazma bölümleri içermedikleri için esasında dil yeterliliğini tam anlamıyla ölçmez. Bu tür çoktan seçmeli sınavlara hazırlanırken bol bol dilbilgisi testi, kelime testi ve okuduğunu anlama testi çözerek hazırlanabilirsiniz. Böyle bir hazırlık süreci sizin dilbilginizi ve pasif kelime dağarcığınızı gerçekten geliştirebilir. Ama bunların gerçek bir dil gelişimi için yeterli olmadığını unutmamalısınız. Bu şekilde öğrendiklerinizi konuşma, dinleme ve yazma çalışmalarıyla desteklemeniz sizi dil becerilerini daha gerçekçi ölçen TOEFL ve IELTS gibi uluslararası geçerliliği olan sınavlara da hazır hale getirecektir.
İngilizce Öğretmeni